lütfen parasına kıyıp iyi bir yere yaptır, ziyan olmasın güzelim kompozisyon.

Kesin kararlı mısın dövme konusunda ?
Ona göre yer önereceğim

kendisini denk getirebilirsen www.instagram.com

Sırtının sol üst kısmına.

Limon dilimi koyanlar oluyordu galiba, kaynar sudan çıkardıktan sonra soğuk suyla yıkıyorsunuzdur eminim?

Ben toplamda üç kez falan yumurta haşladım hayatımda. En büyük sorun su kaynamadan yumurtaları içine atmak. Suyun fokur fokur kaynaması gerekiyor önce. Ondan sonra yumurta atılınca yüzeyi pürüzsüz oluyor. Su kaynamadan içine atılırsa tam pişmiyor. Yumurtanın tazeliği de önemli. Son kullanma tarihine yaklaşan yumurtalar pişerken dağılıyor.

@atom karıncanın torunu; Yıkıyorum evet, limonu denemedim hiç yarın öyle deneyeceğim.

@dissendium; Ben hep suyu ve yumurtayı aynı anda koyuyorum ocağa kaynadıktan sonra iki dakika kadar bekleyip alıyorum. Dediğin gibi yaparsam kayısı kıvamına gelmesi için ne kadar beklemem gerektiğini bilmiyorum eğer limondan verim alamazsam sonraki gün bunu deneyeceğim, eğer kabuk kısmında sıkıntı yaşamazsam deneme yanılmayla süreyi ayarlarım.

Sağolun.

@mutekebbir, su kaynadıktan sonra yumurtaları atmayı bir dene. Kayısı kıvamı için 5-6 dakika beklemek yetiyor. Yumurtaları aldıktan sonra beş altı saniye soğuk suya tut. Yüzde 90 olur. Ben yapmıştım bir kere.

Makinede haşlıyorum. Soyması çok zor olmuyor sanki.

Dogru cevap @kozbuzcu...
Imza : yumurta profesörü

Tuz atın suyun içine. Kaynasın kaynamasın sorun değil.

köyde büyüdüm, tavuğun altından daha sıcakken yumurtayı alıp yediğim çok oldu küçükken.

şunu gördüm, yumurta taze ise zor soyuluyor, kabukla birlikte yumurtanın beyazı da geliyor. ama yumurta taze değilse çok rahat soyuluyor.

problem yumurtalarınızın taze olması olabilir

Taze Zor soyulur.

aldığın yumurtanın kalitesizliğiyle ilgili bu biraz, üzerindeki numaranın başındaki sayı yumurtanın kalitesini verir, organik yumurta al mesela kabukları çok kolay soyuluyor tabi yeterince pişmesi de lazım.

Pişirme teknikleri işe yaramıyor. Sorun yumurtalarda. Bu yüzden haşlanmış yumurta yerine omlet yemeye başladım..

Kaşıkla soymayı deneyebilirsin. Ufak bir kırıktan sok kaşığı şekli itibari ile hemen yerleşiyor zaten kibarca iterek devam et. Afiyet olsun.

Beypazarı

Beypazarı

Beypazarı

İnişdibi

(bkz: http://www.alasehirtv.com/haber-soda-analizlerinden-cikan-olumcul-tehlike-4824.html )
burdan bakabilirsin.

Kızılay
Beypazarı

Beypazarı.

Kızılay ve beypazarı iyi.

Beypazari

kimse bilememiş :) cevap Sırma olacaktı

Sarıkız.

Beypazarı +10

beypazarı

kızılay akar.

Hocam zaten hic bir sey yapmaman gerekiyor. Atakla savasmamaya calis. Denizde yuzuyor gibi dusun, dalgalarla savasmak yerine kendini onlara birak. unutma atak sirasinda sana bir sey olamayacak. Kafein, sigara, alkol varsa, kesinlikle bunlari hayatindan cikar. Saglikli beslenmeye calis ve spor yap. Hissettigin seyler birazdan gecicek.

Edit: kendini telkin etmeye calismana gerek yok. Sadece izle. Savasma. Nefes egzersizi yapmaya calis.

bir arkadasini ara, ya da is yerinden bir Arkadasinla bir konu hakkinda konus. ben anksiyetimi konusarak gideriyorum .

nefesine odaklan, yavaşlat onu. tezek' in de dediği gibi akışına bırak, savaştıkça daha da içine çekebiliyor seni.

tezek'in dediği gibi atağı düşünme ve işini odaklan. Sorun her neyse detaya inme emin ol başka bir şey ile 3-4 dakika konsantrasyonunu vererek uğraştığında o anksiyete atağını hafiflemiş olarak hissedeceksin. En yoğun hissettiğin ana bir puan ver ve 5 dakika sadece 5 dakika başka bir şeyle ilgilenip ondan sonra atağı hissetmeye çalışıp yeniden not ver. Emin ol azaldığını fark edeceksin.

Nefes +1

simdi, arkamı kim kolluyor? o önemli.

trafik kurallarına uymayanların önüne kırar makineli ile arabasını tarardım bi daha yap sıkıyosa der çeker giderdim.

hitler olurdum +1

Rahip kollama falan yok abi. Biri sirada onune gecti sana kufretti 5 kisiler diyelim. Sen aldin bunlari agaca astin. Biri dedi ki nerde devlet. Devlet benim dicen iste. Olay bu. Allah 1 sen 2. Onu diyorum.

ah ulan biri zamanında isa'ya demedi ki bunu...

eziğim hacı ben. aynı böyle takılırdım asosyal asosyal.

Hani biri yolda bi hayvana tas atiyo gordunuz mesela. Lan icinden diyosun ki ciktigi yere sokayim sunu. Ama olmuyo ya. Iciniz aciyo boyle. Tam onu soyluyorum. Dusun ki sana hic bir sey olmaz. Istedigini yapabilirsin.

istediğin cevabı vermiycem sana. adamı kibarca uyarırım. hitler olmayacağım... isa olacağım. modern zamanların isası. bana bir tokat atana öbür yanağımı döneceğim.

edit: tikimi ver.

Hayvanlara ve çocuklara kötü davrananlarla uğraşırdım herhalde.

Ay valla isterdim. Mesela şerefsiz taksici kavşağa dönmek 10 metre kala en soldan en sağa geçmek için önüme mi kırdı, duracağıma basayım gaza vurayım taksiye.

Polat Alemdar diil de küçük bi Ercüment Çözer olmak isterdim.

temiz bi beyaz toros alırdım. :v

Hayvanlara ve çocuklara kötü davrananlara çok ağır yaptırımlar uygulardım. Çok ağır ama.

Ray Donovan. 3 bölüm izle, sonra bırakmazsın zaten.

mindhunter

fringe! ilk sezon biraz zorladı "her bölüm böyle mi olacak yeaa, olay oluyor pıt çözülüyor meh" dedik, hatta yarım bırakacaktık ama cidden ŞAHANE bir dizi. kesinlikle fringe diyorum <3

Mentalist'in ikiz kardeşi Castle.

+1 dedi ayça. fringe

Peaky Blinders.

www.hepsiburada.com en ucuzu

suna bi cevap verseydik

:/

riesterciyiz ezelden :{

Timeturner kullanarak o buyuyu Harry yapiyor, hatta oncesinde kendisini babasi saniyordu. Zamanda geri gidince hatta bir sure babasinin gelmesini bekledi ama gelmeyince kendi yaomak zorunda kaldi.
Ben Snape'in yaptigini hatirlamiyorum.

Patronus*
Filmi hatırlamıyorum, bir kere izledim. Kitapta olanını yazayım, Sirius ve Harry'ye ruh emiciler saldırırken gelen patronustan bahsediyorsak onu Snape yapmıyor. Saldırıya uğrayan Harry babasını yaptığını zannediyor hatta ama zaman döndürücüyle geri döndüklerinde olayu Hermione'yle uzaktan izlerken aslında kendini gördüğünü fark edip büyüyü yapıyor. Yani patronusu ikinci Harry yapıyor.

Edit: O arada Snape kendine gelip Harry'yi (birinci Harry'yi) ve Sirius'u okula götürüyor. Ondan bahsediyor olabilir mi son filmde?

Traveller +1

Zaten snape'in patronusu dişi geyik yani boynuzlari yok. Kitapta ve filmde harry'i kurtaran patronus erkek geyikti, yani harry'nin patronusuydu. Kendi kendini kurtariyor yani, ha burdan zaman yolculuğu paradoksu çıkabilir ama snape değildi onu kurtaran

Ona bakarsak ağacın olduğu yerde Harry de var.

johnlinkmovies.files.wordpress.com

Tam hatırlamıyorum ancak farklı zamanlar olduğunu düşünüyorum.

Son filmde dumbledor ile konuşurken severus yapıyor diye hatırlıyorum hatta çocuğu kurbanlık gibi yetiştirdin diyor severus. Albus ise bana çocuğu önemsemeye başladığını söyleme sakın falan diyordu ama yanıldım sanırım.

Sen filmleri karıştırmışsın. Snape'in yolladığı şey Gümüş Maral. İngilizcesi Silver Doe. Harry Potter saklandıkları ormanda Godric Gryffindor'un kılıcını ararken onu görüyor. Sonra maral onu kılıca götürüyor. Yoksa Harry Potter kılıcı bulamazdı. Ben böyle hatırlıyorum. Umarım sallamamışımdır.

sen baya bir şey karıştırmışsın. 3. kitapta harry^nin gördüğü kendi patronusu. cevaplara bakmadım bile çoktan cevaplanmıştır. ama dayanamadım.

bir daha oku, bir daha izle.

ve evet. snape, lily ve Harry'nin patronusları ırk olarak benzer patronuslar. fakat kesinlikle farklı. hayvanların isimlerini tam hatırlayamıyorum şu an. alkollüyüm.

3. filmdekini harry kendisi yapıyor onu yanlış hatırlıyorsunuz ama zaten patronusu yapmak için civarda olmasına gerek de yok. kingsley shacklebolt ron'un abilerinden birisinin düğününe patronus yollamıştı, kaçın geliyorlar diye mesaj vermek için. yani patronus uzağa yollanabilen kontrol edilebilen bi şeydir diye düşünüyorum.

----spoiler----

3. film ilgili sahne: youtu.be --> Harry kendi yapıyor time turner olayı

Son film sizin bahsettiğiniz sahne : youtu.be ---> Always.

Dumbiye, Lily yi hala seviyom hesaaaabı yapıyo patronusu göstermek amaçlı.Lilyle patronusları aynı Snape in.

Azkaban Tutsağı nda arkadaşların da belirttiği gibi Harry patronusception edasıyla kendi yapıyor.

Vay be ne günlerdi..

Doktor değilim. Birçok sebebi olabilir. Düşük tansiyon ilk aklıma gelen. Tabii onun da altında yatan sebepler aranır.

Tansiyon olabilir. Doktor bana stresten de olabileceğini söylemişti. Oturduğun yerde olan insanın çok canını sıkıyor. Geçmiş olsun.

susuzluktan da kaynaklanabilir.

Vertigo'yu bir araştır. Doktorlara gidip değerlerde sıkıntı olmadığını gördüğünde doktorların ağzından vertigo kelimesini duyacaksın. Namı-ı diğer ünlü hastalığı. Sebepsiz yere gelip gidiyor öyle. Bana 1,5 sene önce 2 hafta musallat oldu. O günden beri ilk defa geçen hafta 1 gün sürdü yine geçti. Geçen haftaki başka bir sebepten de olabilir bilmiyorum. Çok sık yıkanıyorsan mesela kulağa kaçan sular orada pislik yapıp beynin dengesini bozabiliyor falan.

Yanisi, çok sayıda kontrolden geçmen lazım.

dün işi bırakıp eve geldim bu yüzden. bu duyuruyu görünce şaşırdım. bende de bi kere olmuştu iki gün sonra geçmişti. aradan bir yıl falan geçti şimdi yine oldu. belki vertigodur.

vertigo ihtimali üstünde hiç durmadım. vertigoyu biliyorum ve benim bildiğim çok şiddetli oluyor, mide bulantısı ve aşırı baş dönmesi yapıyor o. benim o kadar şiddetli değil ama bilemedim. kısa süreli bir anda vuruyor sanki ve bir 10 sn sonra geçiyor. bugün ama sanki hala böyle bir sersemlik kaldı gibi hissediyorum.

Kaygı, stres temelli olabilir. Geçtiğimiz yıl benim de aynı şekilde başladı ve giderek şiddetlendi. Beyin filmi çekildi, kan-idrar testleri yapıldı bir şey çıkmadı. Buna sebep olan iş bırakıldı, şehir terk edildi ama devam etti. Psikiyatra danışıldı. 1 yılı geçti terapi+ilaç. Doz düşmeye bağlı halen yaşıyorum. Ama çok daha iyi durumdayım. Bir nöroloji uzmanına danış. Bu durum soru işareti oldukça senin için, sinir bozucu olmaya devam edecektir.

Ekleyeyim. vertigo sanırım. baş dönmesi geçmedi hala ve telefonla konuşurken az önce ses resmen rahatsız etti başım döndü. başımı sağa sol eğdikçe de kötü oluyorum :/

vay arkadaş ya. 3 sene önce yaşadım ben bunu ilk. ne olduğunu öğrenmek için gitmediğim doktor kalamdı. hiçbir testte bir sorun çıkmadı. doktorların hiç birisinden vertigo ismini duymadım. şimdi vertigo yu araştırınca tam olarak yaşadıklarım bunlardı. ara ara gene oluyor ama çok kısa süreli yaşıyorum. youtube da birkaç egzersizi bile varmış. hatta denedim ve yaptıgım zaman biraz sersemledim. duyuruyu açan ve cevaplayan arkadaşlara çok teşekkürler. devlet hastanesi doktorlarından öğrenemediğim hastalağımı öğrendim. egzersizlerle hafifletmek dışında başka çaremiz yok sanırım

Kbb ye gitmenizi öneririm.

Bagajda kaybolan geri gelir, senin suçun ne ki. Unutkanlık oluyor işte bazen üzülme.

@ekaterina bu unutkanlık level kaç cidden ben besin falan hiç almıyorum demek ki. ne kadar üzülüyorum kendime kızıyorum şu anda anlatamam :((((

bagajda kaybolan da umarim gelir yaa bari tesellim o olur :((

Besine sığınma mağara kadını düz mallık. Olur öyle arada. Aynanın karşısına geç ağzına burnuna söv.

Ya da mööle, iyi gelebiliyor.

@jrrtolkienhayrani 3. bavul bende. umarım kaybolan da bulunjr

@Zeth harbi düz mallık ya. savaştan mı kaçıyorum bu neyin kaosu :((

ne büyüttün yahu. altıma bir şey giymeyi unutup apartman kapısından dönen biriyim ben. oluyor öyle arada, ne olacak. kuzenim de balayına gittiğinde bavullarını Paris yerine yanlışlıkla Çin'e yollamışlardı. hiç de üzülmediler, iki tişört aldılar ucuzcudan. hala gülerek anlatırlar.

Sıkma canını. :)

Kızma ulan evladın olsa "ayy ne derdi var acaba" dersin. Kendinle ilgilen, omzuna at kolunu, bi çay kahve bişey getir için beraber kendinle... bi sakin ol ya her şeyin bi oluru vardır. Bi sakin.

Olayın rahatlama kısmına odaklan. Ciddi yükten kurtulmuşsun. Gidenlerin yerini daha sade bir şekilde doldurmanın tadını çıkar. Oh be.

@mimarbasi okuduktan sonra uyuyakalmışım. demek bi moral oldu sağol.
@yaren derdim büyük herkes de biliyo o yüzden kimse bişey demedi herkes halime bi üzüldü. kafa sütlaç
sağolun :(

hadi ufak tefek anlarım da koca bavulu unutmak nasıl oluyor ya :/ öğretmenlerin kendini de unutsaydın dediği kadar var yani.

şuanda yapılacak tek şey bundan ders almak. bagajda kaybolan geri gelir. arkadaşındakinin içinde önemli şeyler varsa kargolar. yoksa kalır, sağlık olsun.

ben de unutkanım. ama hiç bir şeyimi unutmadım yıllardır. misafirliğe gittiğim zaman eşyalarımı bir arada tutuyorum, içindekileri çıkarıp dağıtmıyorum. kaç şeyle geldiysem çıkarken onları arıyorum. bir yerde bir masadan kalkarken altına üstüne bakıyorum falan. aslında bu alışkanlıklar olmasa ben de senin yaptıklarını yapabilirdim.

Benim öğrencilik hayatım boyunca okulda unuttuğum eşyalarım ve düşürdüğüm paralarla sıfırdan öğrenci okutulur.

@yaren + 1

sonradan güleceğim mallıkların için şimdi kahrolmanın manası yok. Şimdiden gülmeye başla.

(Gelen cevapların bildirimi gelsin cevabı)
Ben Nightwish versiyonunu seviyorum ^^
www.youtube.com

2011 royal albert hall versiyonu gerçekten çok güzel.
tafdi.com

Öncelikle bu müthiş soru için teşekkürler :v

youtu.be

soru için teşekkürler +1
canlısını izleyecek kadar şanslı olduğumu düşünüyorum tv sinema video performanslarını izlemedim,

www.youtube.com

lütfen silme duyurunu cevapların altındaki linkleri vakit bulunca baştan izleyeceğim

www.youtube.com

www.youtube.com

Kayit iyi olmasa da banderas ve brightman var yani..ezer gecer pekcoklarini.

paylaşımlarınız için ben teşekkür ederim arkadaşlar.

bunu da ben ekleyeyim: www.youtube.com

Bir hikayem yok aslında.

Genel olarak seküler bir yaşam tarzıyla yetiştirildim aileden zaten. Çocukluğumdan beri, ortaokul civarlarından beri bu tarz dini şeylere hiç anlam veremedim. O zorunlu din dersinden nerdeyse kalıyordum..Çok net hatırlıyorum son anda hoca 2 vermişti. Beni çekemedi içine ne biliyim.. Hep kuşkulu sorgulayan bir yapıdaydım zaten ama adını koymadan dine bulaşmadan çocukluk geçti.

Oturduğum yerdeki çevremdeki çekirdek arkadaş grubunun da benim gibi olamasının büyük, çok büyük bir etkisi vardır yalnız. Çocukluk arkadaşlarım..Şu an o grupta herkes ateist. Hatta nerdeyse aktif olarak iletişim olarak kurduğum tüm çevrem bu şekilde.

Sonra biraz daha büyüyünce kendimi daha da tanımaya, bilmeye başlayınca özellikle felsefe dersleri almaya başlayınca, üzerine tarih, sosyoloji, psikoloji, dersleri almaya ve bu tarz alakalı kitaplar okumaya başlayınca her şey daha da netleşti.

Sonra daha da sistematik bir hal almaya başladı tabii..

agnostizm

küçükken kuran kursuna, camiye aile teşviğiyle gitmiş biriyim. insanın kafasına vura vura ibadet etmeyi öğrettikleri için ilk önce soğudum. sonra lise zamanımda izlediğim belgeseller, okuduğum kitaplar ve çevremdeki insanların görüşlerini de dikkate alarak, bu kutsal kitaplarda tasvir edilen yaratıcının gerçek olabileceğine dair şüphelerim arttı. tabi ilk zamanlarda şüpheyle başlar, ya varsa dersin. inkar etmeye çekinirsin falan.

zamanla daha da ileri gidip bir yaratıcıyı reddettim. her inanmayanın bir isyankar dönemi olur. artık o kadar isyankar değilim. bu fikirlerin oluşması için insanın düşünsel olarak olgunlaşması gerekli tabi. tanrıyı reddetiğimin 7. yılında kafamda olgunlaşan bir düşünce var o da " yaratıcı illa bir tanrı formunda olup insanlara çeşitli testler uygulayıp sonunda onlara mükafatlandıracak/cezalandıracak bir kavram olmak zorunda değil. hatta yaratıcı, yaratıcı olduğunun bile farkında olmayabilir. "

kızlara hava atmak için farklı olmaya çalışırken herkese atayistim deyince geri dönemedim bi daha...

Agnostik ateistim. İlkokulda sokaktaki bütün arkadaşlarım gidiyor diye kıskanıp ben de kuran kursuna gittim, lisede müdür yardımcısı kafamız çalışmadığı için oruç tutmamızı istemeyince inatlaşıp kadınla kavga edip azimle oruç tuttum. Ama bütün bu zaman boyunca Jules Verne'le başlayıp bilim kurgu okudum, ansiklopediler, Bilim Çocuk dergileri derken bilime hurafeden daha çok güvenmeye başladım. Sonra gerisi geldi zaten.

kuran okudum. yeterli oldu.

annem babam müslüman ama pek ibadetlerle ilgisi olmayan chp zihniyetinde insanlardı. (şimdi namaza falan başladılar o ayrı). babam yazları cumaya gider, bir de ramazanlarda oruç tutarlardı falan. pek dindar olmayan rahat bi çevrede büyüdüm. bir dönem kendi kendime 5 vakit namaz kılmak bir de yaz kuran kursları haricinde zaten dinle pek ilgim yoktu. üniversiteye başlayınca da doğal süreç sonucu ateist oldum işte.

hani böyle kırılma noktası ararsak ilkokul'da okula kuran getirdiğimiz 1-2 ders olmuştu dkab dersinde. o gün rastgele açtığım "kadınlar sizin tarlanızdır, istediğiniz gibi sürün" ayeti beni gerçekten dehşete düşürmüştü o yaşta. onu söyleyebilirim belki.

Ateistim. Çok uzun sürdü benim süreç. Çünkü son derece dindar bir ailede büyüdüm. Lise çağlarına kadar 5 vakit namaz kılar ağzıma içki sürmezdim. İlk oruç tutmayan insanları ben lisede gördüm mesela, şok olmuştum görünce.

Üniversite yıllarında yavaş yavaş sorgulamaya başladım, ama soğuk denize girer gibi oldu bu süreç, önce ayak parmağımı soktum, geri çektim, bi daha soktum. Önce ufak şüpheler, içimden töğbestağfrullah demeler falan. Sonra kuranın mealini okudum, diğer dini kitapları okudum. Evrim teorisini okudum. Dinlere karşı olan görüşleri okudum falan derken yavaş yavaş kopmaya başladım. O sorgulama korkusundan sıyrıldıkça iyice saçma gelmeye başladı. Böylece dinden çıkmış oldum. Tabii ki bu anlattığım süreç 18 yaşımdan 22-23 yaşıma kadar süren, oldukça uzun bir süreç oldu. Burda yazarken bi anda olmuş gibi gelse de o çocuk yaşlarda derinlere yerleştirilen şeyleri sarsmak oldukça zorluydu.

18-19 yaşlarında, (bkz: an american crime) diye bir film izleyip sonra dünyanın her yerinde bu tür olayların olduğunu idrak edince birşeylerin bize anlatıldığı gibi olmadığını anladım.

İlkokul 5. sınıftayken insanların putlara, güneşe, aya vs taptığını öğrendikten sonra oldu. Bir gün bahçedeki tahta sedirde oturmuş ağaçlara kuşlara bakarken güneş batmaya başladı.
"Güeş her zaman bizimle değil, ay desen keza aynı, demek insanların daha kalıcı bişeye ihtiyacı olmuş, elleriyle putlar yapıp ona tapmışşlar, bi şekilde onların da yandığını yıkıldığını görmüşler ve ulaşılamaz, yanmaz yıkılmaz batmaz bişey bulmuşlar adına da tanrı demişler. Bir düzene kurallara ihtiyaçları vardı çünkü kalabalklaştılar, düzeni bu şekilde sağlamışlar işte..." dedim.

17 yaşarımdayken diğer dinlere ait kitapların bazılarını, islamın çeşitli çevirilerini okudum. 30'lu yaşlarımda antropolojiye, felsefeye baktım,insan davranışlarının kökenleri konusunda inclemelerim oldu, ekonomiyle marksizmden gelen bi yakınlığımız oluştu vs. sonrasında edindiğim her bilgi bana din konusunda ilk düşüncemin doğruluğunu gösterdi. sadece toplumsal düzen gerekliliğine başka olgular ekledim.

ya cokta kasmaya gerek yok,
biraz aklin , fikrin, beynin varsa, dogustan gelen malligi egitim sayesinde ustunden attiysan ve artik bir gerizekali degilsen , bir tanri olmadigini ve olamayacagini coooookk rahat anliyorsun ve dogal bir ateist haline ister istemez geliyorsun, hepsi tastamam bu iste..

inançsız olarak yetiştirildim. babam dinlerle dalga geçerdi, dedem bayramlarda falan akrabalarla din tartışmaları yapardı. bana da sirayet etti bu durum. ben de okulda arkadaşlarımla dalga geçerdim. din dersi sınavlarında komikli cevaplar verirdim falan. büyüyünce de dinler inanmadığım, tanrı kavramı da ilgilenmediğim bir şey olarak kaldı.

Doğuştan engelli insanlar beni bu sorgulayışa itti. Ha aileden de aman aman din aşılaması görmedim ama bu tür eşitsizlikleri sorgulamam, ilahi adalet denilen şeyin bir tür kılıfmışçasına şükürcülüğe hizmet ettiğini düşünmem beni bu muğlaklığa itti.

Müslüman ve dini bütün? bir ailede yetiştim. yazları camiye gönderildim, ergenliğimde yazları kuran okumayı öğrettiler. ama kimse meali konusunda bir şey söylemiyordu.

2008'de merak edip elmalılı hamdi yazır'ın tefsirini okudum, benim müslümanlık hikayem orada bitti. Allah inancımı kaybetmedim, illa adı konulacaksa deist oldum.

Küçükken çok dindardım, anneme kapanması için baskı yapıyordum. Bu tabii ilkokul, en fazla ortaokul zamanı. Ailemde anneannem dışında dindar yoktur. Yazları anneanneme gidiyordum kalmaya, beni kuran kursuna gönderiyordu. Mahallede bir abla vardı, o ara ara çocuklarını çevresine topluyor, din temalı korkunçlu hikayeler anlatıyordu, cehennemde nasıl yanacağımızı falan. Sanırım bunların etkisiyle dindar oldum. Dindar demeyeyim de aslında, korkmaya başladım. O yüzden anneme falan baskı yapıyordum kapanması için:P

Sonra büyüyüp kendi düşüncelerim oluşmaya başlayınca, bu da lise son ve üni ilk yılı oluyor, dinle ilgili her şey saçma gelmeye başladı. Sanki birden aydınlanmaya başladım. Kuranı okudum (türkçe- diyanet vakfı çevirisi), tüm evreni yaratan ilahi güç böyle bir kitap yazmış olamaz dedim. Etkilendiğim biri veya bir olay olmadı. Kendi kendime dinsiz oldum yani. Dünya üzerindeki büyük-küçük hiçbir dine inanmıyorum. Ama bir yaratıcının olup olmadığını bilmiyorum. O yüzden sanırım agnostik düşünceye daha yatkınım. Ateizm de bir inanç şekli bana göre.

1-14 yaş arası almanya'da büyüyüp, sonrasında kız çocuklarının inanılmaz kısıtlandığı ve hor görüldüğü bir ortama döndük. almanya'da da kuran kursuna yollardı ailem bizi. ama türkiye'ye o küçük iç anadolu kentine döndükten sonra, kız çocuğu onu yapmaz günah, öyle oturmaz günah, abisine sarılmaz günah, okula gitmez günah diye diye çıldırttılar beni. lise 1 gibi falan oruç tutmayı, eve mahallede ki şeyh gelince başımı kapatmayı, sohbet toplantılarına gitmek için zorlanmayı falan reddetmeye başladım. mahalle muhtarının evinde sabahlara kadar zikir çekildiği bir ortamdan bahsediyorum, senelerde 90 ların başı, refah partisi ev toplantıları falan almış başını gidiyor. kendi öz ablamda bir tarikata girmiş, onunda yöneldirmesiyle, okulumun kapısına falan çarşaflı kadınlar geliyor beni ikna edip doğru yola sokmak için. çok kuvvetli çatışmalar yaşadım ve hatta şiddet gördüm, evden kaçtım üni okuyabilmek için. kişisel gelişimimde önce feminist oldum ben, sonra deist. benim çıkış noktam din ve kadın ilişkisi idi, sadece islamiyetten bahsetmiyorum bu arada.

birden fazla meal okudum, inceledim, notlar aldım, araştırdım derken üniversite hazırlık sınıfının ortalarında din kavramına hiç bir şekilde inanmadığımdan emindim. hala ara ara bu konularda ki yayınları, araştırmaları, belgeselleri falan takip ederim.

şu anda din konusunda inananlara karşı bir saygısızlık etmiyorum, bana saygısızlık edildiğini hissettiğimde tepkimi koyup restimi çekiyorum o kadar. ama bir fikir tartışması olduğunda, karşımdakiler neden inandıklarını, benim neden inanmadığımı anlatabildiğim kadar sağlam bir argümanla anlatamıyorlar ve sohbet mutlak bir sessizlikle bitiyor.

tarikatta olan ablam 80 yaşındaki annemle hiç bir şekilde ilgilenmiyor, telefonlarını açmıyor, yıllardır görüşmüyor. ama ben, hacı annemin orospu olacağından emin olduğu dinsiz kadın, 17 yıldır anneme bakıyorum, her türlü sorunu ile ilgileniyorum, maddi manevi elimden geleni yapıyorum. vicdan sahibi olmak, iyi bir insan olma gayretiyle yaşamak, bütünsel alandan bakabilmek, hümanist olmak gibi yaklaşımların din ile hiç bir ilgisi yok. din eşittir erdemli insan düşüncesine kesinlikle katılmıyorum.

internetin büyük etkisi oldu. belki üyeleri vardır burada, eskiden ütopyam diye bir forum vardı, hala duruyor mu bilmiyorum. ben o zamanlar 12-13 yaşındayım. atatürk'ün deccal olduğunu söyleyen, el kaide militanından hallice efsanevi bir elemanım. o forumda beni ciddiye alıp da benimle iletişim kuran insanlara cidden çok şey borçluyum. oradan tanıştığım kişiler olmasa belki şu an ışid'e katılmış olurdum jsfhsjk.

benim ailem dindar ama laf olsun diye söylemiyorum gerçekten çok ılımlı insanlar, özellikle annem. bizim evimizde atatürk de dahil kimseye karşı öyle nefret dolu bir konuşma ya da fikir gelişmedi. ben tamamen kendi ergenliğim ve manyaklığım yüzünden aşırıya kaçmıştım.

sonra beni bir aile büyüğümüzün isteği ve desteğiyle "kamp"a gönderdiler üst üste üç sene boyunca. abiler ortamı işte ama fetöcülerin değil, nurcuların. ortam şahaneydı, öyle apartmanda falan değil koskocaman havuzlu, futbol sahalı tesiste takılıyorduk. iki hafta sürüyordu bi kamp. bizim paramız yoktu, aile büyüğü göndermek isteyince ben hiç istemediğim halde (çekingendim ondan istemiyodum, yoksa din iman konusunda dünya markasıydım) ona diş geçiremeyecekleri için mecbur "git oğlum" dediler, gittim.

orada her şey güzeldi. bize iyi davranıyolardı, çokça eğleniyoduk falan, o açıdan hiçbi sıkıntı yok. yani tacizdir, itliktir serseriliktir ben kendim hiç öyle bi şeyle karşılaşmadım. gelgelelim, ilk defa o kadar kalabalık ve "dinli" bir ortama girmiştim ve zamanla soğudum. anlattıkları şeyler olsun, dikte ettikleri yaşam tarzı olsun, din-iman-milliyet üçgeninde anlattıkları olsun pek hoşuma gitmedi. bi keresinde babam aramıştı. "ben burda biraz daha kalırsam ateist olcam baba" dediğimde çıldırmıştı, bağırıp çağırıp küfürler etmişti. daha önce hiç öyle görmemiş, duymamıştım. o olaydan sonra kayış iyice koptu. kendimi yalnız hissettim, "ben bu işlerin adamı değilim, benim yaşayacağım insanlar bu insanlar değil" düşüncesi oluşmaya başladı.

bu kamp mevzuu 12-14 yaş aralığında gerçekleşti diye hatırlıyorum, üç yaz. internette sürtmeye başlamam da yanlış hatırlamıyorsam 12 yaşıma tekabül ediyor. ütopyam'da militanlık yaptığım dönemler. orada bir sürü kuul, atayiz gençle tanışmıştım. başta birbirimizden nefret ediyoduk ama forumda göre göre, iletişim kura kura zamanla aradaki buzlar eridi ve oradan iyi arkadaşlar edindim. ben 12 yaşındaydım ama düzenli olarak benimle konuşan, bana arkadaşı gibi davranan 20-22 yaşında insanlar vardı. o zaman anlamıyosun tabii bunun ne kadar kıymetli olduğunu. ben şimdi 12 yaşında bi çocukla çok samimi olamam, düzenli olarak konuşamam sanırım, hele ki bu arkadaş islamcı militan ayarında biriyse. "amk çocuğu" deyip basarım engeli. onlar öyle yapmadı, babam bile tükmüklü tükmüklü küfrederken her türlü saçmalığımı dinleyip yanımda oldular, yardımcı oldular.

öyle öyle "dış dünya"yla iletişim kurmaya başladım işte. 14 yaşına geldiğimde dinle alakam kalmamıştı, öyle ergen ergen takılıyordum ama ateist falan da değildim. annemle babamın arası o ara pek iyi değildi, kendileri bana gerekli din eğitimini de verdikleri kanısındaydılar, haliyle üzerimdeki baskı azalmıştı - gerçi allah var (pun intended), hiçbir zaman baskıcı sayılmazdı ailem, hiçbir şeye zorlamadılar. ben onlardan görüp istiyodum.

bu arada kamptaki ikinci ve üçüncü senemde satanist olduğunu söyleyen birkaç çocukla tanışmıştım. nurcu kampında allahsız terör örgütü oluşturmuştuk bi nevi, boş vakitlerimizde birlikte takılıp din falan konuşuyoduk artist artist. ergenliğin zirvesindeydik ama gerçekten güzel muhabbetimiz vardı, kendimizce neyi yanlış bulduğumuzu anlatıyoduk birbirimize. o yaşta, öyle bi ortamda, öyle ailelerde büyümüş çocuklar olarak cidden çok büyük cesaretmiş harbiden. ya casus olsalardı? eheh.

neyse işte böyle gelişti mevzu, "öfkeli militan"dan "yontulmuş ayı"ya döndüm. 14-16 yaş aralığında sanırım dinle ilgili hiçbi şey düşünmedim. sonra tekrar bi boşluğa düştüm, dedim ulan allah'ı tamamen unuttuk, böyle yaşanmaz, benim hayata tutunabilmem için bi şey lazım. o dönemde hatırlıyorum, irem diye bi arkadaş vardı. hatta facebook'umda ekli hala haha. ateist olduğunu biliyodum. gittim ona dedim, irem nasıl dayanıyosun amk, ben allah'ın olmadığını düşündükçe delirecek gibi oluyorum. ölünce toprak olmak istemiyorum, cruise seyahatine falan çıkabilmek istiyorum. o da sağolsun aşırı kuul davranıp "deal with it" demişti sadece. o anları hiç unutmuyorum. kendimi o kadar çaresiz ve ezik hissettiğim an sayısı azdır. karşımda ateist ve gayet rahat bi insan var, bense "allah bence yok ama allah'ın olmamasını kabullenemiyorum, bana yardım et" diyen, kafası karışık bi elemanım. kendimi ona kıyasla çok küçük ve güçsüz hissetmiştim.

sonra bi sene falan cidden bayağı kafa patlatmıştım, hatta bi ara delireceğimi düşünüp ekstra üzülmeye başlamıştım. malum, "dinli" çevrelerde böyle hikayeler çok sevilir. allah'ı sorgulamaya başladıktan sonra aklını kaybeden bir sürü insan vardır. öyle olurum, herkesin efendi-zeki bildiği, sevdiği bi çocukken allah'ı sorgulamaya cüret ettiği için kafayı yiyen biri olurum diye korkuyodum.

sanırım lise 2'den itibaren tamamen geçti o mesele de. alıştım ölünce toprak olma, yeryüzünde başıboş olma fikrine. öyle yani. o günden beri de atayiz militan olup çıktım. insan manyak olunca müslümanmış dinsizmiş fark etmiyo, ruh hastası her yerde ruh hastası :((

velhasıl kelam benim hikayem potansiyel ışid militanının yontulup sosyal hayata ve dünyaya kazandırılması şeklinde gerçekleşti. verilmiş sadakam varmış. internet üzerinden türlü türlü "bullying"e maruz kalıp daha da yalnızlaşıp radikalleşebilirdim mesela, haberlerde "çok sakin bi çocuktu, kimseye zararı yoktu, 75 kişiyi niye öldürdü anlamadık :((" diye görebilirdiniz. ama anamın babamın göstermediği anlayışı elin atayizi gösterdi işte, "bak kardeşim böyle bi hayat da var" dediler, sonra kuran'ı falan da okuyunca dedim bence allah yok. öyle yani. şu an 23 yaşında ateistim, bekarım, çocuğum yok. ha "umarım tanrı vardır" diyorum içten içe çünkü sonsuza kadar değilse bile bi 500-600 sene yaşamak istiyorum açıkçası. yaratıcı olsa güzel olurdu.

Ne kadar eder bilemiyorum ama ben beğendim. İnstagram dan satış yapıp kazanırsınız diye düşünüyorum.

Ufak tasarım işleri kovalayabilirsin. Bazı mekanlar peçetenin üstünde bile bu tarz çizim kullanabiliyor. Tabi işleri almak için az biraz çevre yapmak lazım. Instagram güzel mecra çizimlerini ayyuka çıkarmak için. Bol şans.

Bu tarz benim hoşuma gitmiyor ama gayet başarılısın bence. Fb'tan takip ettiğim Polonyalı bi kız var, ünlülerin fotoğraflarını, müzik gruplarının meşhur pozlarını falan kuru boya ile kopyalayıp satıyor. Çoğunlukla işin aşamalarını, bazen de hızlandırılmış videolarını koyuyor sayfasına, yani sürekli bi akış yaratıyor, ilgiyi canlı tutuyor. Tişört falan da yapıyor arada. Bi ara ben de alıcam bişeyler ondan.

planlı bir kampanya ile internet üzerinden satabilirsiniz. para kazanırsınız.

1. internet sitesi kurup google'a ilgili kelimelerde reklam vermek. sevgiliye hediye. hediye resim. vb.
2. facebook, instagram üzerinden aynı şekilde yürüyebilirsiniz.

çizim efekti atan uygulamalar var
onlardan tek farkın senin vaktini alıyor olması.
Özgün çalışmalar yapmaya çalış, fotoğraftan kopyalama

farkli bir fikir olsun diye soyluyorum.
resimleri cizerken video kaydi yapip youtube a yuklersen
epey izlenilme sansin var

bu yetenek bende olsa işi gücü bırakır dünya turuna çıkarım.
şöyle ki. özellikle avrupa ülkelerinde adamlar bu resimleri 30-50 euro arasında çiziyor.
adam turistlerin çok olduğu yere kuruyor ekipmanı günde 2 tane çizse yetiyor.
böyle çize çize dünyayı gezenler var.

allah bize vermemiş işte.

ne zaman güneş altında kalsam bende de aynı durum söz konusu oluyor iyi gözlemledim artık kendimi, yani gayet olabilir diyorum ben. geçmiş olsun.

İshal için ilk 2-3 gün önleyici ilaç içmeyin derler, vücudun her ne ise o sorunu yaratan onu dışarı atması gerekiyor diye. Bol su, patates, pirinç, havuç püresi gibi şeyler yiyin, lifli gıdalar yemeyin ve dinlenin. 3 günde geçmiyorsa ondan sonra doktora gidin. Ondan önce gidene genelde hiçbir şey yapmıyorlar, en fazla bir serum takıyorlar. Tabii bu sıvı kaybından bayılmadığınız durumlar için geçerli :)

Çay bardagina 2 yarımşar tatlı kaşığı türk kahvesi onu bulandırıp icilebilecek hale getirecek kadar da limon sıkıp fondip yap yat bi şey kalmaz

Muz ye. Peklik verir. Bir öğünde 4-5 muz iyi tutar.

Angelus nerdesin!

at bi' reflor, kendine gelirsin. 1 saat sonra ishali unutursun. geçmiş olsun.

Bağırsak enfeksiyonu olabilir. Bahsettiğin gibi ne yesem hunharca atıyordum vücuttan. Umarım hemen atlatirsın her ne ise. Benim bir haftaya yakın sürmüştü 6-7 kilo atmıştım vücuttan.:v

muz, patates, pirinç lapası vs yiyin. ve boool su kesin.

tabii acilen doktora gitmek şart.

doktor, kahve limon, bol su, soda, patates, lapa vb +1

ayrıca probiyotik al, kefir iyidir ve nane limon veya kekik suyu iç.

geçmiş olsun.

Bu sabah daha sakindi barsaklarım ve debridat içtim bir tane daha, kesildi. Sanırım yoğun ishal ilacın emilimini kesmişti. Doktora gitmeye gerek kalmadı, midem de pek iyi olmadığı için sadece 2 muz yiyebildim. Sanırım güneş mahvetti beni

Ekimde gidilir, tam donemi. Kac gunluk anlamadim? Hepsini yurumek zorunda degilsiniz. Kafaniza gore bir rota belirleyip o kismini yurumek de yeterli olacaktir.

Bahar ayları çok uygun evet. Biz yazın yürümüştük zamansızlıktan, su kaybından cigerimiz kurudu. Fakyoras ın da dediği gibi gün kaygın olmasin, diledigin gibi çiz rotanı.

Öneri notu: yolun başından başlayıp kabak koyunda noktalayabilirsin ilk gününü :v

Hacettepe Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi hakkında soruları olanlar yeşillendirebilir.

rus dili ve edebiyatı bölümü için gazi ile ankara üniversitesi arasında kalmış durumdayım. bu bölümlerde okuyanlar yahut okumuş olanlar, iki bölümü karşılaştırabilecek olanlar vs. yardımcı olursa çok mutlu olurum.

kağıt üstünde hem puan hem de prestij açısından ankara üniversitesi ağır basıyor, ben de açıkçası dtcf'den mezun olmayı isterim ama öte yandan son yıllarda rusça için hoca ve eğitim kalitesinin düştüğü, gazi'nin bu alanda daha iyi olduğu söyleniyor. ekşi'ye bakıyorum, ankara üniversitesi rus dili ve edebiyatı övülmüş. gazililere sordum, "aü daha iyi oraya git sen ;))" diye trip atanlar oldu. benim çok sevdiğim rusça hocam gazi mezunu, kendisi çok memnun aldığı eğitimden ama o mezun olalı 10 sene oldu. hoca kadrosuna bakıyorum, tamam yabancı demek illaki iyi demek değildir ama gazi'de bir tane bile yabancı kökenli hoca yok. a1-a2 seviyesi dil kursu değil orası sonuçta, rus mitolojisini tarihini bir yabancı hocadan dinlesek, rus dili ve edebiyatı öğrencisi olarak slav kökenli akademisyenlerle muhatap olabilsek iyi olurdu sanki.

uzun lafın kısası bu iki bölüm hakkında her türlü fikir, öneri, yardıma neyin açığım. aga help plz.

edit: merak ettiğiniz bölümleri yazın demişsin, yazdık. bölüm hakkında tavsiye isteyenleri tiklememenin mantığı ne? madem öyle "yardımcı olabileceğiniz bölümleri yazın sadece" deseydin.

edit2: açıklama için teşekkürler. anladım. sakinim. cdn.yeniakit.com.tr

Boğaziçi Üniversitesi ile ilgili sorusu olanlara yardımcı olabilirim.

İTÜ genelinde, İTÜ Makina özelinde yardımcı olabilirim. Mimarlıkla, ŞBPyle alakalı sorunuz varsa ona da cevap bulurum.

Bilkent & siyaset bilimi ile ilgili dilim döndüğünce yardımcı olabilirim.

Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi sorularınız alınır

yaşamımın 10 yılını odtü makina'da geçirdim. (bkz: saksı değilim ben)

İstanbul Üniversitesi İktisat fakültesi ile ilgili soruları alabilirim.

Makine mühendisliği bölümüyle ilgili merak ettiğiniz soruları alabilirim.

Her 5 kişiden 6'sı makine mühendisi olduğu için yazmayacaktım ama yine de şu an öğrenci olduğum için yazayım dedim. Bir de siz sormadan söyleyeyim, bölümde gerçekten çok az kız var.

Mühendislik hedefiyle seneye başlayıp temel bilimlere yolu düşecek yüzlerce öğrenciyi göz önünde bulundurarak; "Yıldız Teknik Üniversitesi" özelinde başlayıp "Fen-Edebiyat Fakültesi" ve "Kimya Bölümü" şeklinde üç adet anahtar kelime grubu hakkında da ben yardımcı olabileceğimi belirteyim.

Duyuru üzerinden mesajlara hızla cevap vermeye çalışacağım lakin duyuru ile hiçbir şekilde kullanıcı bağı olmayan okuyucular da, [email protected] e-posta adresi üzerinden aklına takılan her şeyi sorabilir.

ODTÜ ve İTÜ'nün mimarlık fakülteleri ile ilgili sorusu olan arkadaşlara yardımcı olabilirim.

Bilgi Üniversitesi (özellikle iletişim fakültesi) ile ilgili yardımcı olabilirim.

Arkadaşlar istediğim bölüm geçen sene açılmış. Sıralaması 1.126.000 ikinci öğretim.
Ygs5 le alıyor.

Benim siralamam 73.000 önünde. Gelme ihtimali nedir?
Gelmeme ihtimali var mı?

ODTÜ işletme ve genel olarak iktisadi idari bilimler fakültesi ile ilgili soruları alabilirim.

Akdeniz Üniversitesi Fen Fakültesi hakkında bilgi verebilirim.

Dil1 siralamam 8100. 6600 ya da 7500 luk yerin gelme olasiligi nedir yardimci olursaniz cok sevinirim.

iyte (açılımını bilmeyen yazmasın) ve makina mühendisliği tercihi yapmak isteyenler yeşillendirebilir. olumlu ve olumsuz yönleriyle dibine kadar anlatmaya çalışırım. ama "aaayyy makina yazsam mı?" diyen adam hiç bulaşmasın ve endüstri mühendisliği gibi alanlara yönelsin.

Boğaziçi ve Ekonomiyle ilgili soruları şu abinize sorabilirsiniz. Özelden gelirseniz daha iyi olur.

İÜ psikoloji için kamoooon

Ege tıpla ilgili ben de yardımcı olabilirim

Hukuk okumak isteyenlere yardımcı olabilirim ben de.

Marmara hukuk'la ilgili bilgi verebilirim

Marmara üniversitesi ile ilgili ve Marmara işletme ile ilgili veya direkt işletme ile ilgili yazabilirsiniz.

bahcesehir universitesi gorsel iletisim tasarimi ile ilgili yardimci olabilirim. iletisim fakultesinin diger bolumleri icin de elimden geldigince.

Galatasaray universitesi iktisat ile ilgili sorusu olan yazabilir

Adnan menderes universitesi ve izmir katip çelebi universitesi hakkında ozelde de turizm ve uluslararası ilşkiler bolumleri hakkında itinayla yardımcı olunur.

bilgi üniversitesi- iletişim tasarım yönetimi
kadir has - görsel iletişim tasarım
hakkındabilgi verebilecek olan yazarlara şimdiden çok teşekkürler. genel olarak üniversite ya da bu bölümler hakkında da yazarsanız yine çok sevinirim.

ODTÜ mühendislikleri -kimya müh özelinde- ile ilgili yrd olmaya çalışırım.

YTÜ bilgisayar mühendisliği ile ilgili soruları alabilirim.

Genel olarak okulla, kampüsle ilgili de yardımcı olmaya çalışırım. Her iki kampüsünde de üçer yıl okudum :D

istanbul üniversitesi elektrik elektronik müh. hakkında güncel bilgi paylaşabilirim.
Onun dışında ikinci öğretim için de bilgi verebilirim

Bahçeşehir üniversitesi ve onun iletişim fakültesi, siyaset bilimi bölümü hakkında naçizane bilgi verebilirim.

Akdeniz Üniversitesi İİBF hakkında bilgi verebilirim.

Bilgi Hukuk + Bilgi Tarih sorularını alabilirim

Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi ile ilgili bilgi almak isteyenlere yardım edebilirim.

ODTÜ felsefe ve Ankara Üniversitesi uluslararası ilişkiler hakkında bilgi verebilirim.

Okan Üniversitesi tam bursluluk hakkında bilgisi olanlar yeşillendirirse oh mis :]

odtü siyaset bil. ve kamu için ulaşabilirsiniz.

İngilizce öğretmenliği, Amerikan Kültürü ve Edebiyatı ve İngiliz dili ve edebiyatı bölümleri arasında kararsızlık yaşıyorum, yardımcı olabilirseniz sevinirim.

Okan universitesi muhendislik ve matematik hakkinda bilgi verebilirim.

önceki senelerde de yazdığım gibi, ankara tıp'a fındık kadar aklınız varsa gelmeyin, başka bilgi vermiyorum.

Marmara tıp hakkında bilgi almak için yeşillendirin.

istanbul universitesi iktisat fakultesi iktisat bolumu hakkinda soru alabilmekle beraber 6 sene once mezun oldugumu belirteyim.
ozel mesaj atin lutfen, cunku buraya bakmayi unutabilirim, ama ozel mesajlari kacirmam.

Erzincan üniv. için bilgi almak isteyenler yazabilir. Hukuk okuyorum ancak diğer bölümlerden de bilgim varsa elimden geldiğince yardımcı olurum.

bölümlere bakınca aşağılık kompleksine girdim. Atılım Psikoloji hakkında bilgi verebilirim.

Halihazırda boğaziçili arkadaşlar var ama, ben de boğaziçi işletme ve genel olarak boğaziçi hakkındaki sorularınıza yardımcı olurum.

Genetikçilere yönelik şöyle bir flood var. Genel olarak temel bilimler okumak isteyenler için de geçerli olabilir. Umarım işe yarar. twitter.com

Pamukkale üniversitesi Gıda Mühendisliği bölümü hakkında bilgi verebilirim.

Psikoloji özellikle ingilizce psikoloji hakkında bilgi verebilirim.

Doğuş üniversitesini tercih etmeyi düşüneni itinayla vazgeçirebilirim.

Makina mühendisliği hakkında detaylı bilgi verilir.

Not: DEU makina mühendisliğinde öğrenci. (doktora)

Kırıkkale Üniversitesi İİBF hakkında bilgi verebilirim.

KTU tercih etmeyin tekrar hazırlanın 1 yıl kaybedersiniz ama daha çok şey kazanırsınız.

Kocatepe Tıp hakkında bilgi verebilirim.

Ayrıca kardeşim için diş hekimliği fakultesinde okumus birinin deneyimlerini merak ediyorum.

Tercih hakkında genel bilgi vereyim.
Üniversiteyi her türlü bitirirsiniz ama nereden baksanız 4 sene yaşayacaksınız doğru düzgün bir ön araştırma yapın. Hele kesin karar verdim şuraya gideceğim dediğiniz yeri kesin araştırın. Nedir bu araştırma? Merkez kampüs önemli bir olaydır. Bilmiyorsanız merkezdedir ya demeyin açık fakülte öğrenci işlerine telefon(cevap vermeleri biraz zor olabilir illa sizin bölüm olmasın yandaki oturan abide aynı bilgileri verebilir) dağ başımı abi oralar diyin.
Ev kirası nedir diyin.
Üniversitenin sosyal alanları var mı sorun.
ODTÜ, Boğaziçi, Hacettepe değilse zaten mezun olduğunuz üniversitenin çok önemi olmayacak bari geçireceğiniz 4 sene güzel yerde olsun.

ankara üni. siyasal (mülkiye) hakkında bilgi verebilirim.

Madem kimse endüstri mühendisliği dememiş, o halde "Endüstri mühendisliği nedir, ne değildir? Isletmeden farkı nedir ? Gerçekten her işi yapıyorlar mı? " şeklinde sorulariniz varsa yazabilirsiniz.
Universite belirtmiyorum ama aklinizda bir okul varsa en azindan bir bilene yonlendirebilirim.

Koç Üniversitesi hakkında bilgi verebilirim.

ITU Mimarlık burda efenim..Sorular içtenlikle yanıtlanır.

istanbul siyasal uluslararasi bu taraftan.

Halic elektrik elektronik muh icin ben bilgi verebilirim.

Sabancı Üniversitesi için bilgi vermeye hazırım : )

Her ne kadar daha hazirlikta olsam da elimden geldigince ODTÜ Jeoloji muhendisligi ile ilgili yardimci olmaya calisirim

bogazici universitesi ve bogazici universitesi yonetim bilisim sistemleri ile ilgili sorulariniz icin ulasabilirsiniz.

102.000 sıralaması olan kardeşim için inşaat mühendisliği tercihinde yardımcı olabilecek biri olursa çok sevinirim.

9 eylül psikoloji hakkında bilgi verebilirim.

Ankara veya hukuk veya ankara hukuk hakkında yardımcı olabilirim.

çukurova-bilgisayar hakkında yardımcı olabilirim diyeceğim de var mı yav buralara gelen.

Gastronomi ve Mutfak Sanatları bölümleri hakkında bilgi verebilirim. Özellikle İzmir Ekonomi Üniversitesi, İzmir Katip Çelebi Üniversitesi ve Balıkesir Üniversitesi hakkında sorularınız var ise, yeşillendirin.

"odtu muhendislik fakulteleri" hakkinda yardimci olabilirim. kendi bransim, "havacilik muhendisligi".

diger muh. bolumlerini eksisiyle artisiyla bilirim. bitirince is bulma olanaklari hakkinda konusabilirim.

yurtdisinda bir uni'de makina muh'de doktorami bitirmek uzereyim.

istanbuldaki matematik bölümleri hakkında sorabilirsiniz.

Bilmem soran olur mu ama Ankara Üniversitesi, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi, Antropoloji Bölümü hakkında bilgi verebilirim.

(her biri hakkında yani :))

Ankara üniversitesi kimya bölümü hakkında bilgi verebilirim :)

Anadolu Üniversitesi-İletişim Fakültesiyle ilgili yardımcı olabilirim.

Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi (İLEF) ile iligili bilgi verebilirim :)

Hacettepe iktisat, hacettepe ingilizce iktisat ve mülkiye ile ilgili yardımcı olabilecek duyuruculara selam.

Ankara hukuk ve Kocaeli hukukla alakalı merak ettikleriniz varsa yeşillendirin.

Ege Üni İİBF ve İzmir Ekonomi Üni Güzel Sanatlar Fak Mimarlık bölümü ile ilgili bilgi verilir.

itü - matematik müh. hakkında yardımcı olabilirim.

Akdeniz üniversitesi Tıp Fakültesi hakkında soruları olanlar yeşillendirebilir.

Genel olarak sağlık meslek yüksekokulu,arkeoloji ve Selçuk üniversitesi, Medipol üniversitesi hakkında yardımcı olurum. İkisini de okudum.

anadolu üniversitesi turizm fakültesi ile yardımcı olabilirim. aslında edebiyat için de mesaj atabilirsiniz.

merhaba kardeşim için diş hekimliği fakültesi, yeditepe, aydın, kemerburgaz ve okan üniversiteleri hakkında sorularım var. cevap verebilen biri olursa çok makbule geçer.

Türk Dili ve Edebiyatı, Yıldız Teknik ve Kocaeli Üniversitesi için yazabilirsiniz.

anadolu basın ve yayın mı sakarya görsel iletişim ve tasarım mı? teşekkürler.

Akdeniz Üniversitesi - Eğitim Fakültesi - Antalya gibi konularda bilgi verebilirim.

Sakarya üniversitesi- inşaat mühendisliği mezunuyum.
Şehir, üniversite ve inşaat mühendisliği hakkında bilgi verebilirim.

Merhabalar, soruyu bir yakınım için soruyorum. Kendisi iki sene önce yeditepe İngiliz dili ve edebiyatına kayıt yaptı. Ancak sağlık sorunları olduğu için dondurdu. Bir de psikolojik sorunları var. Alkol bağımlılığından Yeni kurtuldu. Şimdi okula tekrar dönecek. Arkadaş ortamı şu an çok önemli. Hangisine gitmeli???

boğaziçi - siyaset bilimi ve uluslararası ilişkiler
galatasaray - siyaset bilimi
koç - uluslararası ilişkiler
bilkent - uluslararası ilişkiler


bölümleri hakkında bilgi rica ediyorum kuzen için. olmadı uluslararası ilişkiler hakkında genel bilgiler de hora geçer...

trakya üniversitesi mühendislik bölümleriyle ilgili her türlü yardım yapılır.

OMÜ Felsefe hakkında soruları yanıtlayabilirim.

ODTU, Yıldız Teknik ve Kemerburgaz üni hazırlık bölümleri ile ilgili net bilgiler verebilirim.

İstanbul Üni İstanbul (Çapa) Tıp Fakültesi hakkında bilgi almak isteyen yeşillendirebilir

elektrik elektronik mühendisliği için düzce üniversitesini mi atatürk üniversitesini mi yazmalıyım?

istanbul aydın üniversitesinde tarih okuyan; veyahutta başka bir ünide tarih okuyan biri ya da tanıdığı varsa bana ulaşsın.

aynı zamanda namık kemal üniversitesi ile ilgili bilgi verebilirim yurt filan arayanlar olursa yardımcı olurum.

Merhaba. Lise bitti, TS2 sıralamam 16 bin. Sinema televizyon bölümü düşünüyorum fakat çok fazla soru işareti var kafamda.. Mimar sinan dışında hepsi geliyor gibi.

Bütün koşulları(okul, kampüs, hazırlık sınıfı, okulun imkanları ve ekipmanları, kontenjan, İstanbul dışında okumak vs.) karşılaştırdığınızda siz nasıl bir sıralama yaparsınız?

İstanbul Üniversitesi (16bin), Marmara(25bin), Ankara(20bin) ve Anadolu Üni(28bin).

Ayrıca daha çok teknik alanda ilerlemek istiyorum bunun için İletişim Fakültesi mi yoksa Güzel Sanatlar Fakültesi mi? Okullar hakkında, bölüm ve sektör hakkında ne düşünüyorsunuz, ne aktarabilirsiniz?

Şimdiden çok teşekkürler.

Fırat yazacak Anadolu evlatları içim tavsiyem: (anadolu evlatları diyorum çünkü büyük şehirlerden gelenler sıkıntıdan kafayı yiyordu)
Tıp, Veteriner ve Mühendislik fakültelerinin haricini yazmayın. IQ'nuz düşer.

Bu arada Fırat Tıp Fak. TUS'ta en başarılı öğrencileri yetiştiren okullar arasında hep ilk 3'tedir. Çünkü 1. Sınıftan 6. sınıfa kadar tüm sınavları test şeklinde. 6 yıl boyunca test olan sınava yatkın oluyor adaylar.

düşünmek zorunda kalanlar ktü ve makina müh. hakkında bilgi verebilirim.

ODTÜ KKK ve psikoloji bölümü hakkında bilgi verebilirim.

Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi hakkında bilgi verebilirim.

Koç üniversitesi moleküler biyoloji ve genetik Bölümü mezunları bölüm ve mezun olduktan sonra şartları hakkında bilgi verebilir
Mi, yurtdışında iş imkanları nasıldır, 2.sıraya da dokuz eylül tıp yazılacak . Sıralama 5 binlerde

Sayısalda 10bin sıralaması için doğuda tıp mı batıda diş hekimliği mı sorusunun cevabını vermeye yardımcı olabilir misiniz?

Bilgi sinema'ya dair sorular için yeşillendiriniz

SDÜ Tıp Fakültesi hakkında bilgi verebilirim.

alaaddin keykubat üniversitesi hakkında bilgisi olan haber verirse çok çok sevinirim.

İTÜ matematik mühendisliği hakkında bilgi verebilirim.

Fizik ve fizik mühendisliği sorularınızı almayayım.
Manyak mısınız oğlum, yazmayın sakın öyle bir yer.

Hacettepe Tıp'la ilgili bilgi verebilirim

DEÜ İİBF özellikle İşletme (şart değil) konusunda yardımcı olabilirim.

Uludağ Üniversitesi Fen Edebiyat hakkında ve Görükle hakkında istediğiniz her soruyu sorabilirsiniz.

dipnot: 5 yıl

Ilk defa boyle video gordum ama ben de kendime yapiyorum bir yuzeye koyup incelemesem de.


Kulak temizleme videosu diyince hic acmaya kalkmadim bile. PEk hosuma gitmez:)

Sana tek sözüm: Dr pimplepopper

Keyif almak şöyle dursun aşırı rahatsız oluyorum. Videolardan ilkini açtım, açmamla kapamam bir oldu. Diğerinin içeriğini yazmışsın bereket.

Benimde video nun ilk 5 sn sine bakıp kapatmam bir oldu. izleyemedim. İkincisini hiç açmadım.

izledim ve keyif aldım evet.

2 saniye gördüm ne olduğunu anlayınca hemen kapadım. şu an midem bulanıyor fena.

Kepek temizlemeyi eskiden severdim şimdi pek hoşlanmıyorum nedense. O yüzden ilk video iyi hissetirmedi beni. Ama kulak temizleme videoları favorim. Temizlenince sanki benim kulağım temizlenmiş gibi hissediyorum.

ağzım sulanıyor bunları izlerken

Mantarlı börek.
Kuru patlıcan dolması.
Tavuk suyuna çorba.

İslim kebabi
Patlicanli borek

bulgur pilavı

bilmem. humus yemekten sayılırsa o. yağda yumurta bir de. yağda yumurtayı aşırı pişirmeyle az pişirme arasında çok ince bir çizgi var onu tutturabiliyorum yumuş yumuş oluyor.

en iyi yaptığım değil ama en severek yaptığım ve yediğim şu üçü herhalde; tavuklu krep, kuru dolma, zeytinyağlı yaprak sarması.

Krep, fajita (Türkçe okunuşuyla)

Gönül isterdi ki zeytinyağlı sarma yapayım.

fırında körili kaşarlı tavuk
tavuk sote
tiramisu

(bkz: fettucini alfredo)
ortadoğu ve balkanların en iyisi olmaz ama yapabildiğim sayılı şeyler içinde en iyisi. asıl iddialı olduğum şey ise soğuk sandviçler ama onu yemek saymazsınız siz şindi...

çiğ köfte
salata(yemekten sayılır mı bilmem)
patlıcan kebabı

Biberiyeli pirinç pilavım çok övgü alır. Barbunyamı ben çok beğeniyorum.
Biber dolmasını birkaç kez denedim. Berbat oluyor. Daha da yapmam.

Yaprak sarma. Lezzeti de begenilir ama ne guzel sariyorsun övgüsü alırım hep. Sararak yapılan yemekleri iyi yapiyorum.
Patlıcan musakka
Bir de makarna soslarım begenilir. Degisik degisik denerim sürekli.

Pirinç pilavını çok güzel yaptığımı söyler herkes.

Pizza.

ya fırında bi tavuk yemeği yapıyorum ki ballı, ananaslı, biberli çin usulü aşırı lezzetli. iki farklı tarifin eldeki malzemelere göre karışımını yaptım, böyle bir şey çıktı ortaya. millet artık kendisi malzeme alıyor dışardan ben yapayım diye.

Deniz ürünleri ama ozellokle karides ve çeşitli balık yemekleri. Bir de köfte.

Hepsini de ustasından ogrendigim icin bence yoksa bende cok bisey oldugundan degil.

Sebze çorbası
Mantar çorbası
Lazanya

ALkolden sonra gelmez de evet var.

Hic guzel olmuyor.

Biraz da kişinin ruh durumuyla alakalı. Kaygıya, paniğe yatkın insan için evet var.

bad trip öyle standardı olup herkesin aynı şekilde deneyimlediği bir şey olmadığı için çok rahat tanımlanamıyor. şu videodaki insanları görürsen az çok oluşur kafanda bir şeyler.
www.youtube.com

tabii herkes bu modda yaşamıyor; ben normalde kolay kafa olmayan, gündelik hayatında da sakin biri olarak bad trip yaşadım dediğim anda hafızamda gidip gelmeler olduğunu deneyimlemiştim. yani o an için neden orada olduğumu unutup sadece tek bir düşünceye odaklanıyordum, genelde de "tamam birazdan öleceğim galiba" modundaydım. sakinim, videolardaki gibi kıpraşık olma durumum yokmuş, diz çöküp kafamı bacaklarımın arasına alıp hareketsiz durmuşum baya. hatırladığım tek şey sakince ölümü karşılamaya çalıştığımdı. korktuğumu hatırlıyorum ama öyle yoğun birt his ki önlemek adına yapacak bir şeyin yokmuş gibi geliyor. değişik bir kabulleniş, sanki ölmek istiyorsun gibi ama ölmezsen mutlu olacakmışsın gibi. biri kolumdan tutup haydi seni camdan atıyoruz dese itiraz edemezdim muhtemelen.

ve bunun kesinlikle ruh haliyle ilişkisi var, o gece abartılı bir tüketimim olmamıştı; birazcık depresif takıldığım zamanlardı, bu yüzden öyle olduğunu düşünüyorum.

kuehles +1

alkol ile trip yapmazsın. dolayısıyla bad tripte olmaz. alkolle anca sarhoş olursun sonra ertesi günde hangover olursun en fazla kendine bakmazsan. Alkol aldım bad trip yaşadım diyen biri varsa oradan koşarak uzaklaş..

pyschedelic maddeler ile trip yaşarsın. Bad trip ise temelde yukarda denildiği gibi modla bilinçaltıyla alakalı..sürekli endişeli bir halin varsa zaten bulaşmanı tavsiye etmem.

Bu arada ilk denemelerde de bad trip yaşanması muhtemel vucut kaldıramıyor..fazla geliyor vs.

biraz korkunç bir deneyim.

var.

elbette var vücudunun direncine göre etkisi artıyor.

tabii ki var. ataklar halinde geliyor ve kurtulmak istiyorsun kurtulamiyorsun. zaman algısı değişiyor. kesin ölücem diyorsun ölemiyorsun; yaşamıyorsun da. tam bitti galiba diyorsun gene geliyor. nerden de aldım bu maddeyi küfür ediyorsun. cenazeni düşünüyorsun ailen için üzülüyorsun. arkandan niyazi oldu diyecekler diyorsun. düşünce akış hızına inanmıyorsun. sona yavaş yavaş kurtuluyorsun. tamamen geçince ulan o neydi öyle diye anlatıp gülüyorsun. sonra tekrar madde alıyorsun. ama tripi hayatin boyunca hiç aklından çıkaramiyorsun.

Var. Bu yüzden kendine güvenmeyen ya da korkusu olanlar buna neden olacak şeyi denememeli çünkü bad trip sırasında insanların kalp atışları anormal derecede yükseliyor, bir hastalık falan da varsa sonuçları kötü olabilir.

var. bu yüzden keki icat etmişler kötü çıkan otu değerlendirmek için. ben denemedim gerçi kek.

malesef iyi.

41 e hayırlı olsun, hatta 40 a

2017 modelinin liste fiyatı 57 bin tl. 1.2 benzinli trend paket.

bayiden zorlasan 50 bine alırsın heralde :D

eğimli yolda sollama yaparken sıkıntı çıkartıyor bu motor bilginiz olsun. hele yük varsa.

şehir içinde fılfır fıldır gider lakin motordan ne beklediğinizi bilerek alın.

O siteden satılan hiçbir araca güvenemiyorum. Uzaktan aracın durumunu bilemeyiz ama bir değil birkaç usta iyice incelemeden alma.

2017 modelle arasında gram fark yok 40 al git.

Birlikte yaptığımız için ortak karar alırdık. Ben aldırmasını isterdim ama o ne derse o olurdu. İlla doğurmak isterse de bir mukavele yapardım sanırım. "ilerde iki taraf da birbirinden bir şey talep edemez" gibi.

En yakın arkadaşının eşi, sevgilisiyle birlikte olmak istedin mi? Arzuladın mı? Bunu o kişiye dile getirdin mi, eyleme döktün mü?

hangisini cevaplayayım bilemedim..

vegas'ın sorusu: aşırı alkollüyken yapmışsam kimse yaptığıma inandıramaz beni (video falan yoksa), gerçekten yapmışsam bile yapmamış olduğuma inandırırım kendimi.

yirmisantim'in sorusu: yakın arkadaşlarımdan birinin kız kardeşiyle (özellikle kız diye belirttim, hep vegas'ın yüzünden asdfs) birlikte olmak istemiştim. direkt dile getirmedim de ima etmeye çalışmıştım. ergendim, 17-18 yaşlarında falan.

benim sorum: hiç kendi standartlarının çok altında çirkin(veya obez) bi kadınla ya da çirkin(veya kıro-apaçi) bi adamla birlikte oldun mu? sarhoşken ya da ayık kafayla farketmez..

oldum. güzellik tanrının tavsiye mektubudur derler, referansı olanları alamadığımızda olmayanlarla ilerlemek durumunda kalabiliyoruz. iyi ya da kötü birşey değil bu söylediğim gerçek.

Benim sorum kolay; herşeyini anlatabildiğin, sessizliği paylaştığın bi' arkadaşın var mı ? yoksa eğer sence neden yok, çünkü son zamanlarda herkesin bunu istediğini görüyorum yani sessizliği paylaşmayı ama kimse bu kadar kolay birşeyi yapabilen birisini bile bulamamış. Neden sence

Var. 7-8 sene once "arkadasim cok, dostum da az degil" derken zaman icinde geldigim nokta: "tanidigim cok, arkadasim az, dostum dort kisi." Dort dostumun dorduyle de ortak paylasimlarimdan cok onlarla olan muhabbetime ozel paylasimlarim oluyor. Birisi beni en cok sessizken, artik bir sekilde sesim cikmazken, yorgunken, beynim uyusmusken dinliyor. Ben susuyorum, o bazen karsima gecip bazen yanima oturup bazen de yatakta sarilip dinliyor. En rahatladigim anlarin musebbibi kendisidir. Bin tesekkur kendisine.

Bence bu is "o kadar da kolay yapilabilen" bir is degil ki herkes yapabilsin. Sessizken dinlemek de zordur, dinlenmeyi bilmek de. Onun icin bulunmaz oyle kolay.

Benim sorum: Dunyanin yuvarlak olmadigina inanan bir ebeveynin olsaydi ve sen de kalbin aslinda insanin saginda konumlandigina inaniyor olsaydin potansiyel cocugunun ne gibi bir fikri ozurle dogacak olmasini isterdin? Ebeveynine mi ceksin yoksa sana mi? Neden?

Bana çeksin kalp sağda olsa belki farklı bir insanoğlu olurdu kim bilir.. Güzel bir evrimsel kelebek etkisi ihtimali benim için daha cazip.

Sual: Farkında olup da bastırdığınız en iğrenç güdünüz nedir?

sevmediğim biriyle belki severim diye sevgili olup, aylarca hiç sevmeden sevgili olmaya devam etmek. hep birini unutmak içindi. üstelik harika iyi rol yapabiliyorum. bu illeti iki kişiye yaptım. bir daha yapmayacağım, en azından onu biliyorum. sorum, cevabıma yakın olsun.

soru: hiç sevmeden seviştin mi?

sevisme oncesinde duygusal birsey hissetmesem bile sevisirken seviyorum, tek vucut olmaktan daha yogun bir paylasim mi var!

en tutkulu seksini ne zaman, kiminle yaptin?

Olacak olan olmuş derim; hata olmadığına ikna etmeye çalışırım kendini. Olaydaki iyi yönlere odaklanırım.

Soru: Savundugun halde esasında öyle olmasi gerektiği için konustuğun, icinde oyle hissetmedigin bir konu var mi? Nedir?

Su an yok ama vaktiyle olmustu. Bir kadin arkadasim erkek arkadasini aldatti. Kadin cok pismandi erkek tarafi da affedip hala onunla evlenmeyi istiyordu, cok asikti. Ayrilmayin dedim sevgilerine guvenerek ama bir tarafim da kadin tarafinin uslu durmayacagini biliyordu. Neyse. Ayrilmadilar ama gun sayiyorlar ayrilmak icin. Zorluyorlar.

Benim sorum: Ilk ask baska mi gercekten? Ilk askinizla yillar sonra karsilassaniz eliniz ayaginiz birbirine dolanir mi?

helal lan derdi.

16 yaşındaki halim şu anki halimi görse, kaybedeceği o birkaç yılda neleri kaçıracağını ve neleri başarabileceğini görüp bir şeylere ciddi anlamda çaba sarfetmeye çalışabilirdi muhtemelen. Ya da, "vay amk!" deyip aynen devam da edebilirdi.

Ha ama ben de en azından iki tokat çarpardım namıssızın ağzına.

"Oha! Nasıl zayıfladım böyle?"
"Cidden bu kadar kadınla birlikte oldun mu?"

O zamanlar 100 kiloluk bir bakirdi, bu ikisini önemser diye düşünüyorum.

Kim eskitti lan seni?
Naptın lan kendine yapraam?
Derdi.

gençler o yıllarda sahip olduğunuz hiçbir şeyi mi kaybetmediniz? illa ki takdir ederdi ama hiç "ya hacı bak ben böyleydim ama artık hiç öyle değilsin" diyeceği bir şey yok mu iyi anlamda?

Hayatının, karakterinin, kişiliğinin zaman zaman iyiye ve kötüye doğru ne kadar çok değişeceğini görünce inanılmaz şaşırırdı. Tüm bunları sen mi yaşadın, kötü olanları düzeltmenin bi yolu varsa hemen söyle düzelteyim derdi. Ben de saçmalama uzay zaman eğrisinde büyük bir sapma meydana getirebilirsin bütün dünyanın sonu gelebilir hiçbir şeye dokunma derdim :p

Bir de Şebnem Ferah'ı halen çok seviyo muyum diye acayip merak ederdi bak. Seviyorum kız üzülme :*

Senin yaptığın seçimlerin.... +1
Kızım sen salak mısın neden odtüye gitmedin? Madem gitmeyecektin, gezseydin bol bol çalışmak yerine?
10 sene sonra karşılaştığımızda umarım aynı hataları tekrar yapmış olmazsın, görüşürüz canım derdi. Ve muhtemelen görüşmezdik.

futbolu niye bıraktın lan gerizekalı! derdi kesin.

"şu yaşta gelecekle ilgili isteğimi en azından yerine getirmişsin. eyv koç, helal, gg wp .
yalnız bir kaç sene sonra bir iki kişiyle tanışıcam hayatını kaydıramaya çalışıcam çünkü ben daha toyum ve salağım sen yine belini doğrultunca yazarsın..."

derdi..

ya ne kadar guzellesmissin, yerim seni. seninle gurur duyuyorum yapabildiklerinden oturu. optum.

Kendine gel ato derdi. Yapacak daha çok şey var.

diz çöküp tövbe isterdi.

beni özledin mi derdi.

Bu hale nasil geldin? Amk senin ne yaptin hayatinla? Beklebtim bu degildi, kat kat iyisini yapabilirdin nasil bu kadar bosverdin?

Çok şaşırır, mutlu olurdu. Muhtemelen istediklerini yapabildiğini gördüğü için daha bi güvenle devam ederdi hayatına.

"Oha ne ara dana gibi yedin de bu kadar kilo aldin??"
Ve "ne zamandir beri bu kadar kayipsin?" derdi.

vay be derdi.

yine mi planladığın gibi olmadı derdi herhalde.

hiçbir şey planladığım gibi olmadı valla sevgili 16 yaşındaki ama üzülme, planlamaya devam ediyorum.

yalnız, çoğunluğun o dönem için beklentilerinden iyi durumda olması şaşırtmadı değil.

iyi bok yedin.

Food please, gold please derdi. O yaşta çocukla anca eycof atarım ben. Dul olduğumu öğrenirse dayı sen naaptın yaa diyebilirdi, neyse saçları dökmemişin bari diye teselli edebilirdi. Ben de göksen sana asla yüz vermeyecek derdim. Sustururdum pici.

sıçmış batırmışsın her şeyi derdi büyük ihtimal. ben de bu kadar mendebur olmanın nedenlerinden biri gay olmanmış onu keşfettik bu arada, en azından üniversiteye başlarken aklında olsun kanka derdim. bir de kardeşine iyi davran, bildiğinden çok daha fazla orta noktanız var derdim.

"Peki, oluuur" derdi son hale.
Bayağı bir şeye çok şaşırırdı, olan bitene "Yuh, valla mı" derdi ama.

Çok zayiflamişsin derdi.
Bu kadar hırslı olmana değmemiş derdi.

ufak kusurlara bayılırım bir yüzdeki.

Böyle bi durum var evet.

Benim de toplumla güzellik anlayışım çok uymuyo sanırım belli kriterlerim yok aslında ama bilemedim valla.

Daha önce yazdıklarından kafa olarak sevdiysem ortalama biriyse bile gözümde tepelere çekiliyor.

Doğal ve içtense, makyaj falan hikaye en kral kız o'dur.

çünkü çirkin deme lazım olur kafası.

tabi tutup beğenmediğin insana sen şöyle çirkinsin böyle çirkinsin demenin bir mantığı yok, ama herkesi güzel bulmanın altındaki amaç da aşağı yukarı belli.

giydirince de -simayla alay olmaz- tayfası geliyor n'apalım. ayrıca zaten benim öyle abartılı kriterlerim yok, gideri olsun yeter.

Ben artık alıştım bu duruma. Ne zaman ifşa olsa "ooooooo aman tanrım yok böyle bir güzellikkk!!! <3 <3 <3" şeklinde yorum yapılıyor herkese. Diyorum bu seferki şahane biri galiba açıp bir bakayım. Açılan linkteki kişi maksimum 5-6/10 oluyor. İşte bunlar hep ekmeğinin derdindeki delikanlılar. İddiasız kızlara yazıyorlar ki şansları yükselsin. Zira bu iltifatları eden adamların da dünya yakışıklısı olmadıklarını biliyoruz, dün geceki (ve bu sabahki) ifşada gördük.

Bu seferki ifşada eli yüzü düzgün bayağı kişi vardı ama bana göre hiçbirinin abartılacak bir yanı yok. Çok güzel ya da çok yakışıklı değiller, normal insanlar işte.

Güzellik anlayışım farklıdır benim. Bu yüzden bir kriter söyleyemem.

ya nefes alsın yetercilik ile gelen "ya tutarsa" var ya aşırı nazik bir grup ekşi duyuru ya da cidden herkesi beğeniyorlar. benim oyum kimseyi kırmamak için herkese güzel/yakışıklı diyorlar. gönül işleri sekmesinde ekşi duyuru klasiğidir. fotoğrafını paylaşan herkes güzel/yakışıklı/yorumsuz kalır. ilişki durumuyla ilgili anlatılan her şeyde karşı taraf suçlu bulunur. ilişki başlamadıysa, bir uyuşmazlıktan söz edilen karşı taraf ne kadar mantıklı olursa olsun, duyuruyu açana "kaç kurtul böyle insanlardan" denir. çok da şey yapmamak lazım.

Neden her ifsadan sonra bu tip gerilmeler yaşıyosun, merak ettim.

e çünkü beğenilecek güzellikte kadınlar ve yakışıklıymış denecek erkekler var ifşada. ifşayı aktif olarak takip eden yaklaşık 150 kişi var desek 149'unun beğenmediğini birinin beğenme olasılığı hala matematiksel olarak var.

beğenmek ayrı, tapmak ayrı. tapılacak bir insan var, o da kendini biliyor <3

bu durumun politically correct açıklaması için nawar'a, acı gerçek açıklaması için de i m cool with that'a katılıyorum.

kriter olarak da burun önemli. kaş da önemli. limonlu cola'nın burnu güzele benziyordu ama muhtemelen o açıyı bulmak için yıllarca uğraşmıştır. bunun dışında love my way'de hem burun hem kaş iyi duruyor.

bunların dışında gördüklerim sokakta her gün gördüğümüz dikkatimizi çekmeyen insanlar.

niye çok şaşırma duygusu yaşayacak kadar üzerinde duruyorsun ki.

basit, eğlenceli bir olay. (bu fotografları arşivleyip ileride zaman geçince harekete geçip mesaj atan filan azimli işsizleri bir kenara bırakırsak tabii- öyle şeyler olmuş yazıyordu bir ara buralarda)

çirkinlik, güzelliğe göre daha belirgin sınırları olan bir şey.

birine ay ne çirkin denirse genelde diğer insanlarda onu çirkin bulur ama, güzellik daha esnek bir şey, yani eli yüzü düzgünse, yani her gün sokakta rastlanabilecek ovvv göz alıcı biri diyemiyorsan da kabul edilebilir bir güzellik varsa onu çoğunluk güzel bulacaktır.

zaten herkes aşırı güzel veya yakışıklı çıkarsa burada bir gariplik olurdu.

ben öyle bir durum görmedim. tam tersine hoş görünen tiplere bile giydirmeye çalışan ergen ergen agresiflikler içeren yorumlar daha çok gibiydi.

kara kara bunu düşünmüyorum ya yapmayin..... baya da eğlendim hatta

İfşalara bakmadım pek, bayram bayram kalp kırmamak için olabilir:)

Bunun birkaç farklı nedeni var, en önemlisi olumsuz durumların saklanması, güzel olduğunu düşünenler yazıyor ama çirkin olduğunu düşünenler yazmıyor, böylece herkesçe güzel bulunuyormuş gibi geliyor ama aslında öyle değil.

yukarıdaki çoğu cevaba çeşitli yönlerden +1

zaten öyle ya da böyle albenisi olan erkek/kadınların ifşalarındaki yorum sayısı dahi ortaya koyuyor onların albenilerinin olduğunu. hiçbir albenisi olmayanlar arada kaynıyor işte. şekil a :( çünkü ben üç-dört defa ifşada bulunmuştum, hiçbirinde de "vaov!!1", "aman ya rabbil alemin." minvalinde cevap almadım. birkaç kadın duyurucu da alamadı. kısacası cazibesi eksik olanlar da fazla. işte bu duyuru da algıda seçiciliğin bir örneği bence.

Zoruna mı gitti?
Zaten güzel olduğu kendine toplum tarafından empoze edilen hatunlar genelde ifşa yapıyor. Bunu gören diğer hatunlar hiç piste çıkmıyor. Asıl onları görmek lazım aslında.

Ben kadinlarin genelini begendim, bir kadin olarak.
Hafif kemikli yüz güzel bence, ama güzellik genele bakinca dedigin bir sey, sadece yüz degil.

Yanlis anlamadik da, algin yanlis bence. Genelde duyuruda muhabbetleri olduklari insanlara iltifat ediyorlar sanirim. Begenip tanimadiklarini da özelden yaziyorlar?

Sen paylaş seni beğenmeyelim.

www.aliexpress.com

uzun bir süre arkadaşımın amerika'dan gelirken getirdiği deathadder'ı kullandım. sonrasında linktekini yani aynısını aldım. dpi dahil her şeyi doğru ve olması gerektiği gibi. sahte değil de razer patent vermiş olabilir. yani kesin sahte veya değil diyemem ama sahteyse helal olsun. daha önce kullandığım deathadder'dan hiçbir farkı yok.

Logitech g302

a man called ove

geçenlerde izlemiştim, çok beğendim.

(bkz: teströl es lelekröl)

Gecen yine soylemistim

Bizim buyuk caresizligimiz

Cok tatlidir.

Son Ders

www.imdb.com

Kieslowski'nin 'A Short Film About Love' ı güzel gider.

ben aynı yaştaki yeğenime red kitin çizgi romanlarını aldım, hastası oldu.

ilban ertem'in çizimleriyle puslu kıtalar atlası.

ben çocukken en çok sevdiğim kitap serileri şunlardı:

-gizli yediler
-afacan beşler

bu ikisi tamamen bir grup çocuğun maceradan maceraya koşması, gizemli olaylar çözmesi, hırsızları yakalaması falan.

-gülperi'nin serüvenleri
hayvan olmasın demişsiniz ama bunda da çok sürükleyici maceralar var aslında. hayvanları çok seven bir kızın işkence gören hayvanları kurtarmak için kalkıştığı boyundan büyük işleri ve tabi ki her seferinde hayvanları kurtarmasını konu alıyor. benim favorim buydu çünkü elmyra gibi bir çocuktum.

bir de bu seriler en az 15 kitap falan. bir başlayınca oku oku bitmiyor ama çok heyecanlı oldukları için hiç sıkmıyorlar.

jules verne dünyanın merkezine yolculuk kitabı aradığın kitap bence.

jules verne kitaplarını okumadıysa hiç düşünmeden onları al bence, çok etkileyici kitaplar. dünyanın merkezine seyahat, iki yıl okul tatili, denizler altında 20bin fersah

Robert Michael Ballantyne - Mercan Adası

klasik adı üstünde klasiktir; biz de okuduk, şimdiki çocuklar da okumalı ve okuyorlar da.

ayrıca neden gerçeklerden kopuk diye harry potter okumasın ki? harry potter okusun, gayet ufuk açar. meb'in temel eserlerinin hepsinden alabilirsin, çocuk kalbi ile fareler ve insanlar'ı da okusun. dram okusun kesinlikle. iyi ve güzel bir gönüle sahip olacaksa şimdiden temelleri atılmalı, bu da dramla olur.

gerçeklerden kopup muhteşem bir hayal gücüne sahip olmasından ya da dram seven bir sütoş olmasından korkmayın. bunlar güzel şeyler.

bi de puslu kıtalar atlası'nın çizgi romanı +1

@fragile lady

Şu an alacagım kitap hayvanlı dramlı olmasın . Yoksa tabi ki onları da okuyacak, genellemeyelim :) harry potter zinhar caiz değildir. İdam edilmeli.

www.google.com.tr

şu serinin sarısı harika. koltuklara falan da sıkılabiliyor. morunu ben sevmemiştim, pembesi çok çok ağır.

Airwick in clean linen kokusunu begeniyorum. Bezdirmiyor.

Atelier Rebul'un 'İstanbul'serisini deneyebilirsin.

Erkeğim. Yikarim. Neden yikamiyim?
O da benimkini yikarsa hosuma gider. Aşın bunlari artik yaaa

Her akşam 'Hanııım, işten geldim, leğeni hazırla' gibi bir Kakılmış-İtilmiş tarzı ilişkimiz varsa hayır ama arada şımarmak isterse veya ben rahatlatmak istersem, morali bozuksa, hastaysa, içimden gelmişse, vb. yıkarım.

Edit: 'Ayak yıkama' konseptini hayal de edemedim aslında. Yani, ben rahatsız olurdum ıslak ayakla otururken falan. neseranni'nin dediği ayak masajıdır, sırt keselemedir, çıkan kire bakıp 'Anaaa, silgi şeysi gibi' falan da denir ne güzel de, zaten duşa giren insanlarız. Ayağın ne zaman yıkanacağını şey ettiremedim.

Yıkarım, sırtını kaşımak gibi bence

Ben yikatmam ama yikarim.

Erkegim.

@runagain +1

gerekirse ya da isterse neden yapmayayım..

neden: e sevdiğim kişi..

yıkamaktan gocunmam ama ne gerek var... duşta sırtını keselemeyi tercih ederim.

bir insan neden ayağını yıkatmak ister ki? ben ayağımı yıkatmazdım, sevdiğim kişinin de böyle bir istekte bulunacağını zannetmem. ha ama masaj vs olur o bağlamda yapılabilir, o da ayağa özel değil kapsayıcı zaten.

sırtını keselemek +1 bana samimi gelen bu. hani kendin sırtını da yıkayabilirsin ama yine de birinin sırtını yıkaması sanki iki kişinin birbirinin eksiğini tamamlaması gibi sevimli bir his veriyor.

ayak fetisistiyim, yikatmazsa olay cikaririm. kremler masajlar uu beybi ayak onemli.

yıkarım. çünkü neden yikamayayim ki? yikatirim da.

ayaklarımı yıkamaktan büyük keyif alan bir sevgilim vardı, gerçekten o masaj bağımlılık yapıyor.
ben yıkamam ama çok üşengeç biriyim.

valla ne yalan soyleyeyim, hastalik vs gibi bir durum yoksa durduk yere yikamam. zaten aychovsky'in dedigi gibi o konsepti de hic hayal edemiyorum. her gun dus aliyoruz zaten, ayrica bu ayak niye yikaniyor ya da banyoya girip iki dakika kendi kendimize yikamak cok mu zor?


gerci ben mesaj yapmayi/ yaptirmayi da sevmem. belki bu yuzden anlamiyorumdur.

Hastalık gibi bişey varsa, masaj da yaparım yıkarım da.
Ama onun dışında yok şımarsın yok bilmem ne, yapmam. O benimkini yıkasa da yıkamam.
Arada masaj yapabilirim canım isterse.

Eğer kendisinin yıkamasını ya da direkt duşa girmesini engelleyen bir durum varsa, ya da iddia şaka v.b. bir durum varsa yıkarım. Ama onun dışında neden yıkayayım? Hani ayak olduğu için değil, gömleğini de yıkamam eli kırık değilse. He eğer cinsel fantezi tarzı bir şeyse de deneyebilirim sanırım bana seksi bir fikir gibi gelmese de. Ama ayağının önceden temiz olması şartıyla. Bütün gün ayakkabısının içinde kalmış ayağını değil, ahgsfd.

Bi hastalik ya da yorguunluk hakikaten yapmasina mani bi durum yoksa yapmam. Yaptirmam da gene boyle bi neden yoksa. Sacma geliyor.

Nein. Cunku kendi ayaklarimizi kendimiz yikayabiliyoruz. Sirtini falan da keselemem ya, annesi gibi hissetmek istemiyorum (._.)

Velvetmorming+1 sırt keselerken kafasına tasla vurasım gelir rahat dur diye ahahahah. Ayak da yıkamam, ayak fobim var ayaklara dokunamıyorum.

Ben yatalak modda hastayken duşumu da aldırdı, ayağımı da yıkadı, tuvalete de taşıdı.
Gerekirse ben de yaparım.
Ama keyfi durumlarda yapmam/yaptırmam. Kendim yapabiliyorken kendimiz yaparız zaten.

tek başına bir ayak yıkamanın hayatın hangi noktasında gerekli olacağını kestiremedim ben de.

yani nasıl bir şey olacak, salona baya leğen getirip tuzlu suyla ovalamaca mı?

hayır gocunmam, "acil ayaklarımın yıkanması lazım, çok mühim bir durum bu" falan derse kafamda soru işaretleriyle ovuklarım, tamam da niye insan gibi duş almayalım ki?
gelsin duşta sırtına kese vurayım, topuğuna taş süreyim, çıkınca saçına fırçayı ben saplayayım falan öyle olmaz mı yani?

Yıkarım. Yıkar. Yıkaşırız.

ayaklarla ilgili herhangi bir fetişim yok.
ama yıkarım elbette.

aycho +1 tabii bir de.

Yıkamam. Çünkü kendisi yıkayabilir. Ha hastaysa altını bile değiştiririm o ayrı.

Bunu bir gereklilik olarak görüyorsa asla yıkamam. Bunun dışında sevgilimin şurasını ellemem, şurasına dokunmam gibi bir düşüncem yok. Allah ne verdiyse yıkarım paklarım öperim koklarım. Nedeni onu seviyor olmam tabii ki. :)

Yıkamam ama o kendiliğinden yıkamak isterse hayır demem :) Benim hiçbir beklentim olmamasına rağmen kendiliğinden ayaklarımı yıkayan bir kız arkadaşım olmuştu. Aslında biraz da hem çocuğu hem de eşi olarak görüyordu beni. Çayımın şekerini karıştırıp ta getiriyordu, yemekleri-meyveleri tek lokmada yiyebileceğim şekilde keserek önüme getiriyordu, bütün çamaşırlarımı yıkayıp, ütüleyip tek tek yerleştiriyordu,vs.. Böyle içinden gelerek erkek arkadaşının/eşinin her işini kendi üstlenen kızlar da var. Kıymetini bilmek lazım ;)

Gece gece nedense aklima geldi bu duyuru.

Sirtimda da tasirdim, hamallik da yapardim falan diyesim geldi niyeyse.

Parmaksızlar karışık dövüş disiplinleri için. Normal boks eldiveni bütün elini kapatır. Onu giymeden bir de bandajla parmaklarını sarmalısın. Abanmadan kondisyon amaçlı torba döveceksen bilek destekli parmaksız eldivenler de iş görür.

aa bu arada kum torbası kullanılacak.

normal boks eldven, vurduğunda birşey hissetmezsin zaten. en iyisi everlast diye biliyorum, decathlonda vardı.

www.boksshop.com

daha uygun fiyatlı bişey bakıyorum :D

www.numbeo.com

buraya bakılırsa soğana yumruk atmanız kuvvetle muhtemel.

luksemburg pahali bir yer, hatta luksemburg'da calisan insanlarin daha uygun oldugu icin belcika'da oturup gidis gelis yaptiklarini biliyorum. dikkat edin.

yaşanılmaz.

Asgari ücret o kadar zaten.

Bilet alsaana, bilet alsaaana. Ne duruyoorsun bilet alsaaana.

aşağı yukarı oranın asgari ücretine denk geliyor bu fiyat. arkadaşların dediği gibi sınıra yakın bir yerde almanya veya belçika'dan gidip gelme imkanı varsa olabilir belki. ancak lüksemburg avrupa'nın en pahalı ülkelerinden birisidir.

2000-2100 euro avrupanin en uygun sehirlerinden biri olan berlinde bile cok limitte bir rakam ki luksemburg icin cidden dusuk. Almanyada oturup luksemburga gidip gelmek icin bile dusuk.

Cevaplar için çok teşekkürler, numbeo ve diğer başka sitelerden bakmıştım haftasonu, açıkçası en düşük 3000 net bekliyordum ki 2000 hele hele lojistik koordinatörü için oldukça düşük. Bekar olsam belki bir derece ama zaten en azından 1500 Euro kiraya ve faturalara gidecek. firma uluslararası bir firma, şehir de oldukça pahalı, neden bu kadar düşük bir ücret veriyorlar anlamak güç.

nasıl oluyor bu işler biz arkadaşlarla çok özeniyoruz.

luksemburg avrupada maaşların en yüksek olduğu yer, en az 2 katı olmalı o da idare etmesi için.

Yardımcı olabilirim